Friday, July 11, 2008

Art of Ahmet Saral...."Vom Traum zur Wirklichkeit"....Ahmet Saral'ın sanatı

"Hayalden Gerçeğe" sergisi
ve Ahmet Saral


Hayalle gerçek, geçmişle şimdiki an, ikiz iki
kardeş gibi birbirine benzer. Gerçek nasıl
şuan ki kadar arı , duru ise, geçmiş hayal gibi
pusludur.
Ahmet Saral geleneksel bir teknik olan Ebru'yu
sanata dönüştürürken bu gerçeğin iki yakasını
bir araya getiriyor.
Onun sanatı, hem ebru sanatçısının yüzlerce
yıldır düşlediği ayrıntıyı gerçeğe dönüştürüyor,
hem de geleneksel bağlamından kopardığı
figüre yeni ve dramatik bir yorum kazandırıyor.

Prof.Hüsamettin Koçan

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Dekanı

"Hayalden Gerçeğe" sergisi üzerine yorum

1995 İstanbul


" Vom Traum zum Wirklichkeit "


Traum und Wirklichkeit , Vergangenheit und
Gegenwart ähneln sich wie Zwillinge einander.
Die Wirklichkeit ist so klar wie die Gegenwart,
und die Vergangenheit so verschwommen wie
ein Traum.
Ahmet Saral vereinigt in seiner Kunst sowohl
Traum und Wirklichkeit , als auch
Vergangenheit und Gegenwart , indem er die
traditionelle Technik der Ebru-Malerei zu einer
Kunstform weiterentwickelte .
Seine Kunst verwirklicht das Detail, von dem
die Ebru Maler seit Jahrhunderten geträumt haben .
Gleichzeitig verleiht er seinen aus dem
traditionellen Zusammenhang herausgerissenen
Figuren neue und dramatische Akzente .
Die Ausstellung " Vom Traum zur Wirklichkeit ",
ein wichtiger Widerschein der Auseinandersetzung
mit der Tradition , ist eine folgerichtige
Interpretation dieser .

Professor Hüsamettin Koçan
Dekan der Fakultät der Schönen Künste
Universität Marmara –Istanbul

1995 Istanbul ,Türkei

Ahmet Saral sergisi ANTIKDEKOR dergisinde....Exhibition of Saral in ANTIKDEKOR Magazin..

Türkiye'nin uluslararası alanda tanınan
seçkin sanat, kültür ve antika dergisi
ANTIKDEKOR'un, Ahmet Saral'ın 2007
yılında Viyana'da açtığı sergi ile ilgili
yayınladığı yazı :

Mermerin sanatı
....
Viyana-Ebru sanatına getirdiği yeniliklerle tanınan
Ahmet Saral'ın en son koleksiyonu 10 Haziran 2007
tarihine kadar AKZ Kulturzentrum'da sergileniyor.
....
Ebru tekniği ile resim sanatını birleştirerek kendine özgü
bir teknik geliştirmiş olan Ahmet Saral'ın bu sergisinde
31 adet çalışması sergileniyor. Hepsi birbirinden ilginç
figüratif çalışmaları arasında balıklar, kelebekler, atlar,
kediler, kuşlar, çiçekler ve Mevlevi dervişleri yer alıyor.
....
Yaklaşık 40 yıldır ebru ve resim sanatı ile uğraşan Ahmet
Saral,16.ve 17.yüzyılda yaşamış eski Türk ebru ustalarının
kullandığı aynı yöntem ve malzemeler ile çalışmasına
rağmen kendine özgü bir stil geliştirmeyi başarmış ender
ebru sanatçılarından biridir.
....
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı
Prof. Hüsamettin Koçan Ahmet Saral'ın eserlerini şöyle
yorumluyor:"Onun sanatı hem ebru sanatçısının yüzlerce
yıldır düşlediği ayrıntıyı gerçeğe dönüştürüyor, hem de
geleneksel bağlamından kopardığı figüre yeni ve dramatik
bir yorum kazandırıyor."
....
Modern ve çağdaş figüratif tasarımlarını,çarpıcı renkler
ve dokularla daha da görsel hale getiren ve hepsi
birbirinden ilginç konularda seriler yaratan ünlü sanatçının
yıl sonuna doğru başka bir sergisi daha Viyana'da açılacak.
....
PS: ANTIKDEKOR is leading art and antique magazine of Turkey.

Tuesday, July 8, 2008

Die Farben des Feuers...Hatip Mehmed Efendi

Masterworks of Hatip Mehmed Efendi
Wonderfull designs,forms and colours by Hatip Mehmed Efendi


Unique artwoks by Hatip Mehmed Efendi


Alte Meisterwerke von Hatip Mehmed Efendi


Die Farben des Feuers

Das kleine Kind beobachtete jeden Morgen mit

verschlafenen Augen seine Mutter beim Anmachen des
Ofens. Da sein Vater bereits vor Sonnenaufgang das Haus
verließ, musste diese Arbeit immer seine Mutter
erledigen. Zuerst warf die Mutter immer dünne Stücke
Kieferharz ins Feuer. Gelbe, orangefarbene und rote
Flammen stiegen in den Rauchfang hinauf. An den
kalten Wintertagen erwärmten ihn die Farben des Kiens
bevor das Holz richtig brannte .

Ihr Haus in Hocapasa war aus Holz. Einige Stellen waren

von den Jahren sehr mitgenommen. Der scharfe
Nordwind, der durch die Holzbretter ins Haus drang, war
so kalt, dass die kleinen Hände des Kindes froren, auch
wenn es sehr warm angezogen war. Mit weit
geöffneten Augen sah es sich aufmerksam die Flammen
an. Die gelben Flammen in den orangefarbenen, die
orangefarbenen in den roten,und die gelben in den roten
Flammen waren faszinierend. Die Flammen, die vom
Feuer aufstiegen, waren erst ineinander verschlungen,
dann stiegen sie auf und verschwanden im Rauchfang ;
von dem danach verbranntem Eichenholz wurden sie
wiedergeboren, und wie eine Kettenreaktion
wiederholte sich das Schauspiel immer wieder. Das
Kind verliebte sich in diese Farben, während sein
Vater sie überhaupt nicht benutzte.

Es vergingen viele Jahre , und das kleine Kind war

erwachsen geworden . Es war gut ausgebildet, hatte
von wichtigen hat-Künstlern die hat-Kunst und von
seinem Vater die ebru-Kunst erlernt. Für seine Ebrus
benutzte er immer die Farben der Flammen, die er als
Kind bewunderte. Er schaffte es als Erster, die warmen
Farben ineinander, nebeneinander und übereinander
anzuwenden. In kurzer Zeit war aus ihm der wichtigste
und berühmteste ebru- Künstler geworden. Alle hat-
Künstler und Buchmacher benutzten seine Ebrus, denn
nur ihm gelang es, lebendigere Farben herzustellen,
indem er die kitre etwas verdunkelte.

Im Jahre 1773 brach in dem Haus, das ihm von seinem

Vater geblieben war,durch einen Funken ein Feuer aus.
Die schlimme Nachricht erreichte den alten Meister
schnell, und er Lief zu seinem Haus.Das Holzhaus stand
in Flammen,die mit großer Geschwindigkeit zum Himmel
emporstiegen. Für den Meister war es unwesentlich,
dass das Haus brannte, aber seine Ebrus, die wollte er
unbedingt retten. Ausser seinen Ebrus war ihm nichts
im Leben geblieben. Er warf einen letzten Blick auf
die Flammen. Wie bezaubernd waren doch die Farben.
So lebendig, so warm.Ohne mit der Wimper zu zucken,
warf er sich ins Feuer. Jetzt war er vereint mit den
Farben des Feuers, die er so liebte. Er war für immer
vereint mit dem Gelb, dem Orange und dem Rot,
der Meister Hatip Mehmed Efendi .


PS: Hatip Mehmed Efendi starb im Jahre 1773, als er versuchte
seine Ebrus vor den Flammen zu retten, in seinem Haus in
Hocapasa.


Ahmet Saral


PS2:A short version of this article was published in
"Internationales Buntpapier-International decorated paper"
by Buntpapierverlag-Germany.2007

Colours of the fire.. Ateşin renkleri.. Hatip Mehmed Efendi

Hatip Mehmed Efendi'nin muhteşem bir tasarımı
Hatip Mehmed Efendi'nin iki harika eseri

Wonderfull works by Hatip Mehmed Efendi


Ateşin renkleri ( Hatip Mehmed Efendi )

Küçük çocuk, her sabah annesinin ocağı yakışını mahmur
bakışlarla izlerdi.Babası henüz güneş doğmadan, çok
erken saatlerde evden çıktığı için, ocağı devamlı annesi
yakardı.Önce ince çam çıralarını tutuştururdu annesi.Sarı,
turuncu ve kırmızı alevler yükselirdi, ocağın bacasına
doğru. Özellikle soğuk kış günlerinde, daha odunlar
tutuşmadan , çıralardan yükselen alevlerin renkleri ısıtırdı
içini.

Hocapaşa’daki evleri ahşaptandı . Bazı kısımları yılların
ve doğanın tahribatına dayanamamıştı . Tahta kaplamalar
arasından acı kuzey rüzgarları eser,insanın içini titretirdi.
Ne kadar iyi giyinmiş olsa da küçücük elleri soğuktan buz
tutardı. Ocaktan yükselen alevlere,gözlerini iri,iri açarak
dikkatlice bakardı. Sarı alev turuncunun içinde , turuncu
alev kırmızının içinde, sarı alev kırmızının içinde
muhteşemdi . Ateşden çıkan alevler önce birbirlerine
sarılır , sonra , yukarı doğru yükselir , bacanın içinde
kaybolur, fakat ardından yanan meşe odunundan tekrar
doğarlardı. Aynı süreç zincirleme olarak devamlı
tekrarlanırdı.Bu renklere aşık olmuştu küçük çocuk.Oysaki
babası bu renkleri hiç kullanmazdı.

Aradan uzun yıllar geçti . Küçük çocuk artık büyümüş ,
medresede eğitim görmüş, ünlü hattatlardan hat sanatını
öğrenmiş ve babasından ebru sanatını öğrenmişdi.Yaptığı
ebrularda çocukken izlediği ateşin canlı renklerini
kullanıyordu daima.Sıcak renkleri içiçe koyarak ,
zincirleme yanyana ve üstüste getirmeyi ilk o
tasarlamış ve gerçekleştirmişti . Dönemin en önemli ve
en ünlü ebru sanatçısı olmuştu kısa sürede.Bütün hattatlar
ve kitapçılar onun ebrularını kullanıyorlardı, kitreyi biraz
daha koyulaştırarak daha canlı renkler elde etmeyi ilk o
başarmıştı çünkü .

1773 yılında bir kıvılcım parçası ile babadan kalma ahşap
evi tutuştu. Kara haber tez ulaştı yaşlı ustaya , hemen
evine koştu . Ahşap ev bir çıra parçası gibi tutuşmuş ,
alevler gökyüzüne doğru büyük bir hızla yükseliyordu .
Evin yanması hiç önemli değildi onun için. Fakat ebrular..
Onları kurtarmalıydı .Hayatta, ebrularından başka , hiç
kimsesi kalmamıştı . Alevlere son bir kez daha baktı.
Ne kadar muhteşem renkleri vardı.Capcanlı...Sımsıcak ..
Ateşin içine gözünü kırpmadan atladı. Şimdi o çok
sevdiği ateş renkleriyle bütünleşmişti . Sarı , turuncu
ve kırmızı ile sonsuza kadar birlikteydi artık,
Hatip Mehmed Efendi.

Not:Hatip Mehmed Efendi 1773 yılında Hocapaşa‘ daki
evinde ebrularını kurtarmak isterken evi ve ebruları
ile birlikte yanarak hakkın rahmetine kavuştu . Gerek
teknik olarak, gerekse tasarım olarak, Ebru sanatının
en yenilikçi, ve en büyük üstadına Allah sonsuz rahmet
eylesin.

Ahmet SARAL
Not2:Ahmet Saral'ın" Hatip Mehmed Efendi " hakkındaki
bu makalesinin kısa bir versiyonu,
Buntpapierverlag tarafından 2007 yılında Almanya'da
yayınlanan "Internationales Buntpapier-International
decorated paper " adlı özel kitapta Almanca ve Ingilizce
olarak yayınlanmıştır.