Tuesday, July 8, 2008

Colours of the fire.. Ateşin renkleri.. Hatip Mehmed Efendi

Hatip Mehmed Efendi'nin muhteşem bir tasarımı
Hatip Mehmed Efendi'nin iki harika eseri

Wonderfull works by Hatip Mehmed Efendi


Ateşin renkleri ( Hatip Mehmed Efendi )

Küçük çocuk, her sabah annesinin ocağı yakışını mahmur
bakışlarla izlerdi.Babası henüz güneş doğmadan, çok
erken saatlerde evden çıktığı için, ocağı devamlı annesi
yakardı.Önce ince çam çıralarını tutuştururdu annesi.Sarı,
turuncu ve kırmızı alevler yükselirdi, ocağın bacasına
doğru. Özellikle soğuk kış günlerinde, daha odunlar
tutuşmadan , çıralardan yükselen alevlerin renkleri ısıtırdı
içini.

Hocapaşa’daki evleri ahşaptandı . Bazı kısımları yılların
ve doğanın tahribatına dayanamamıştı . Tahta kaplamalar
arasından acı kuzey rüzgarları eser,insanın içini titretirdi.
Ne kadar iyi giyinmiş olsa da küçücük elleri soğuktan buz
tutardı. Ocaktan yükselen alevlere,gözlerini iri,iri açarak
dikkatlice bakardı. Sarı alev turuncunun içinde , turuncu
alev kırmızının içinde, sarı alev kırmızının içinde
muhteşemdi . Ateşden çıkan alevler önce birbirlerine
sarılır , sonra , yukarı doğru yükselir , bacanın içinde
kaybolur, fakat ardından yanan meşe odunundan tekrar
doğarlardı. Aynı süreç zincirleme olarak devamlı
tekrarlanırdı.Bu renklere aşık olmuştu küçük çocuk.Oysaki
babası bu renkleri hiç kullanmazdı.

Aradan uzun yıllar geçti . Küçük çocuk artık büyümüş ,
medresede eğitim görmüş, ünlü hattatlardan hat sanatını
öğrenmiş ve babasından ebru sanatını öğrenmişdi.Yaptığı
ebrularda çocukken izlediği ateşin canlı renklerini
kullanıyordu daima.Sıcak renkleri içiçe koyarak ,
zincirleme yanyana ve üstüste getirmeyi ilk o
tasarlamış ve gerçekleştirmişti . Dönemin en önemli ve
en ünlü ebru sanatçısı olmuştu kısa sürede.Bütün hattatlar
ve kitapçılar onun ebrularını kullanıyorlardı, kitreyi biraz
daha koyulaştırarak daha canlı renkler elde etmeyi ilk o
başarmıştı çünkü .

1773 yılında bir kıvılcım parçası ile babadan kalma ahşap
evi tutuştu. Kara haber tez ulaştı yaşlı ustaya , hemen
evine koştu . Ahşap ev bir çıra parçası gibi tutuşmuş ,
alevler gökyüzüne doğru büyük bir hızla yükseliyordu .
Evin yanması hiç önemli değildi onun için. Fakat ebrular..
Onları kurtarmalıydı .Hayatta, ebrularından başka , hiç
kimsesi kalmamıştı . Alevlere son bir kez daha baktı.
Ne kadar muhteşem renkleri vardı.Capcanlı...Sımsıcak ..
Ateşin içine gözünü kırpmadan atladı. Şimdi o çok
sevdiği ateş renkleriyle bütünleşmişti . Sarı , turuncu
ve kırmızı ile sonsuza kadar birlikteydi artık,
Hatip Mehmed Efendi.

Not:Hatip Mehmed Efendi 1773 yılında Hocapaşa‘ daki
evinde ebrularını kurtarmak isterken evi ve ebruları
ile birlikte yanarak hakkın rahmetine kavuştu . Gerek
teknik olarak, gerekse tasarım olarak, Ebru sanatının
en yenilikçi, ve en büyük üstadına Allah sonsuz rahmet
eylesin.

Ahmet SARAL
Not2:Ahmet Saral'ın" Hatip Mehmed Efendi " hakkındaki
bu makalesinin kısa bir versiyonu,
Buntpapierverlag tarafından 2007 yılında Almanya'da
yayınlanan "Internationales Buntpapier-International
decorated paper " adlı özel kitapta Almanca ve Ingilizce
olarak yayınlanmıştır.